16 Mayıs 2017 Salı

Galatasaray - Fenerbahçe Derbisi ve Ben

Derbi Heyecanına Ortak Oldum

Sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok yerinde en yaygın sporlardan birisi futbol galiba. Hemen hemen her ülkede tüm erkekler az çok futbolla ilgilidir. Benim futbolla pek aram yoktur, pek ilgilenmem. Kim kimle hangi ligde ne maçı yapar, süper ligde hangi takımlar var bilmem. Ben “Futbolla az çok ilgilenen erkeklerden” “az ilgilenenler” kategorisindeyim sanırım. Öyle ki en son ne zaman bir futbol maçı izlediğimi bile hatırlamıyordum. Ta ki en son Galatasaray’ın 0-1 mağlup olduğu Fenerbahçe derbisine kadar.



Bir kaç arkadaşım o gün maçı izleyeceklerini söylediler. Ben de uzun zamandır futbol maçı izlemediğim için ve önemli bir derbi maçı olduğu için onlara katılayım dedim. Maçı bir yurt binasının salonunda izleyecektik. İzleyiciler genel olarak lise ve üniversite öğrencilerinden oluşuyordu ve her iki takımın taraftarları aynı salonda yan yanaydı. Aslında bu durum futbol açısından tehlikeli bir durum. Maalesef ateş ve barutun yan yana durması gibi bir şey. Bir futbol maçı için olması istenilmeyen bir şey ama ne yazık ki zaman zaman kötü olaylarla karşılaşıyoruz. Ki nitekim o gün de salonda ufak tefek tartışmalar yaşandı.


Maç başladı. Herkes heyecanla izlemeye koyuldu. Ben özellikle maçı arka taraflardan izlemeyi tercih ettim. Zira hem maçı izledim hem de maçı izleyenleri izledim. Böylesi daha güzel oluyor. Atak olduğu zaman herkes ayağa kalkıyor, bağırıyor, alkışlıyor filan, bayağı güzel ve eğlenceli oluyor yani :) Maçı en önden izlemek için mücadele edecek ve gözünüzü bir an bile maçtan ayırmayacak kadar fanatik değilseniz, benim gibi maçı arkalardan izleyerek bu eğlenceyi yaşamanızı tavsiye ederim.

Ben iki takımdan birini tutmayan biri olarak tarafsız bir gözle izledim ve aslında iki takımın da taraftarıydım. Her atak olduğunda ben de heyecanlandım. Hoş Fenerbahçe’nin pek atağı olmadı ama olsun. Galatasaray tüm maç boyunca baskın oynadı, maç istatistiklerinde hep yüksek oranlara sahipti ama aradığı golü bulamadı. Golü ha attı ha atacak derken maçın sonlarına doğru Fenerbahçe bulduğu nadir bir atağı gole çevirdi ve sahadan galip olarak ayrıldı.

Maçın tam da bu noktasında Galatasaray taraftarı genç bir arkadaş sinirlerine hâkim olamadı. Oturduğu sandalyeden bir hışımla ayağa fırladı ve olanca hızıyla küfretmeye başladı. Oyunculara mı yoksa yönetime mi küfretti bilmiyorum. Belki de ikisini de kattı küfürlerine. Ama gün yüzü görmemiş tüm küfürlerini etti sanırım. Belli ki çocuk çok dolmuş. Kendince rahatladı biraz. Sonra maç bitti ve herkes kendince yorumlar yaparak ayrıldı salondan.

Aslında bu tür tatsız şeylere hiç gerek yok bence. İnsan sinirlenebiliyor, heyecanlanabiliyor vb. bunları çok iyi anlıyorum. Fakat başkalarını rahatsız edecek derecede olmamalı. Bazen haberlerde, futbol maçında yaşanan kavgaları, ölümleri, yaralanmaları, çevreye verilen zararları görüyoruz. Ki bu maçta da Fenerbahçe kalesine saha dışından pek çok cisim atıldı. Hatta çok ilginçtir, bir tanesi cep telefonunu fırlattı. Bunlar hoş şeyler değil. İnsan üzülüyor. Maç olup bitiyor, geçip gidiyor. Kırmaya, kırılmaya, can yakmaya değmez.


“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.” Diyerek, Ulu Önder Atatürk konuyu çok güzel özetlemiş aslında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız bizim için çok değerlidir. Lütfen yorum yapın.